19 Ocak 2017 Perşembe

Kiraz Ağacı


       

   Sımsıkı kenetlenmiş, her kenetlenme eylemi sonucunda daha da kuvvetli bir hale bürünmüş, ta ki kırılma noktasına kadar sıkıca kenetlendiğinde; yeni bir dal vererek huzura kavuşabilmişti. Bu eylem o kadar çok tekrarlanmıştı ki; küçücük bir tohum toprağa girdikten bir yıl sonrasında, kocaman bir ağaç olma yolunda hızlıca ilerlemişti. Tohumun sabırsız bekleyişlerinin neticesinde, ilk kez toprağı delip göğü görebildiği o an, eşsiz bir duyguydu.Bu kadar küçük bir şeyin bu denli büyüyebileciğini tahmin edebilmiş miydi bilinmez ama, kenetlenmeleri sonucu birçok dala kavuşacağını ve her bir dalında yüzlerce tomurcuk açıp, çiçekleneceği hayaliyle geçirmişti günlerini. Doğadan özlemle beklediği her yağmur damlasını içine,en içine çekmiş, yeşilleneceği güne bir an önce kavuşabilmek için var gücüyle damlaları özümsemişti. Bu özümsemenin tek bir gayesi vardı; doğadan aldığı ne varsa, daha fazlasını tekrardan doğaya geri verebilmek... Evet o, bir kiraz ağacıydı. Dallarında kocaman, iri iri, kıpkırmızı ve sulu kirazları olan,tadı kendine has ve herkes tarafından çok sevilen, yazın gelişinin en güzel habercisi, küçük çocukların dalından kopardıkları kirazları, kulağına takıp poz verdiği, bir kiraz ağacı olacaktı.  Komşu ağaçlara çiçeklenme döneminde, en güzel çiçek açma eylemini sergileyecek ve onları muhtemelen kıskandırabilecek güzelliğe sahip olacak, bir kiraz ağacı.  

     



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder